1 Gün: İstanbul - Beyrutİstanbul Yeni Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde buluşup bagaj ve pasaport işlemlerini tamamladıktan sonra Türk Hava Yolları’nın TK830 sayılı tarifeli seferiyle 06.25’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’a doğru yola çıkacağız. Yerel saate göre 08.20’de şehre vardıktan sonra bizi bekleyen özel otobüsümüzle panoramik gezimize başlayacağız. İlk durağımız, 5.000 yıllık geçmişiyle Beyrut'un simgelerinden Güvercin Kayalıkları olacak. Yunan mitolojisine göre Perseus’un Medusa’nın başını kullanarak bir canavarı taşa çevirmesinin simgesi olan ve muhteşem bir manzara sunan bölgede fotoğraf çekmek için kısa bir mola vereceğiz. Lübnan’ın Paris’i kabul edilen Beyrut’ta ikinci durağımız, uzun süre ülkede bulunan Fransız ordusunun lideri General De Gaulle’ün adının verildiği caddeden ilerleyerek varacağımız ve yürüyerek gezeceğimiz bölge olacak. Bölgeyi restore eden Solidere firmasının adıyla anılmaya başlayan bu yerde restorasyon sırasında açığa çıkan Roma hamamı kalıntılarını; kapuçin misyonerler tarafından inşa edilen Latin Katolik kilisesi St. Louis Kapuçin Katedrali’ni; eskiden Osmanlı ordusunun kışlası olarak kullanılan, günümüzde ise Lübnan Meclis Binası ve hükümet binaları olarak kullanılan yapıları, saat kulesini, çeşitli eğlence mekânlarını içeren Nejmeh Meydanı’nı; Lübnan nüfusunun yüzde 20’den fazlasını temsil eden Marunilerin ibadethanesi olan St. George Maruni Katedrali’ni; adını 1916 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen idamlardan alan, aynı zamanda 2005 yılında uğradığı suikastta hayatını kaybeden yenilikçi ve ilerici Başbakan Refik el-Hariri’nin mezar anıtının bulunduğu, mavi kubbeleriyle dikkat çeken Muhammed el-Emin Camii’ne ev sahipliği yapan Şehitler Meydanı’nı göreceğiz. Eski Beyrut’un en sevilen yerlerinden biri olan Gemmayzeh mahallesine vardıktan sonra şehrin otantik bölgesini keşfetmek üzere serbest zaman. Belirlenen saatte buluşup dinlenmek ve konaklamak üzere otele gideceğiz.
2 Gün: BeyrutKahvaltıdan sonra serbest zaman. Ancak dileyen misafirlerimiz ekstra düzenlenecek Üç Güzeller: Jeita, Harissa, Biblos Turu’na katılabilecekler (95 Eur). Tüm gün sürecek bu öğle yemekli turumuzda, Lübnan’ın en güzel üç bölgesinde keyifli vakit geçireceğiz. Gezimizde ilk durağımız, Lübnan’ın incisi kabul edilen ve 1836 yılında keşfedilen bir doğa harikası olacak: Jeita. Doğal bir jeolojik oluşum olan, sarkıt ve dikitleriyle büyüleyici bir görüntü sunan ve insan eli değmemiş Jeita mağaralarını göreceğiz. Gezimize “Yukarı Mağara” denilen ilk kısma teleferikle çıkarak başlayacağız ve 2200 metre uzunluğundaki bu mağaranın yürünebilir durumda olan 700 metrelik bölümüne gideceğiz. Kireçtaşı formasyonunun oluşturduğu göz alıcı güzellikteki bu mağaradan sonra yaklaşık 400 metre uzaklıktaki “Aşağı Mağara” adlı ikinci kısma geçeceğiz. Toplam 7800 metre uzunluğunda olup milattan önce insanların yaşadığı tespit edilen bu mağarada kısa bir tekne yolculuğu yaparak hem sükûnetiyle hem de masalsı ortamıyla çarpıcı bir güzelle şahit olacak, unutulmaz bir deneyim yaşayacağız. Küçük bir hayvanat bahçesi, heykellerle süslenmiş gezi parkı, hediyelik eşya satan dükkânlar, hoş lokantalar barındıran bölgede yer alan küçük bir gezinti treniyle aracımızın yanına dönecek ve ardından ikinci durağımıza, Harissa’ya gitmek üzere yola devam edeceğiz. Eskiden bir balıkçı kasabası olan ancak günümüzde canlı bir şehir haline gelen Cünye’ye (Jouniah) vardığımızda otobüsümüzden inecek ve (hava koşullarına bağlı olarak) teleferiğe binerek körfez manzarasını izleyerek Harissa’ya çıkacağız. Lübnanlılar için kutsal sayılan bu tepenin zirvesinde, on dokuzuncu yüzyılda yapılan 20 ton ağırlığındaki Meryem Ana heykelini görecek, heykelin altındaki küçük kiliseye girecek ve eşsiz manzaraya bakarken yamaç paraşütü yapanları izleyeceğiz. Düzenlenen bir mimari tasarım yarışmasında birincilik ödülü alan projenin hayata geçirilmesiyle 1992 yılında inşaatı tamamlanan ve heykelin hemen arkasında yükselen Fenike gemilerini akla getiren etkileyici, büyük, gösterişli katedral de hepimizde hayranlık uyandıracak. Şehir merkezine döndükten sonra otobüsümüze binerek yaklaşık 20 dakikalık bir yolculukla gezimizin son durağına, ülkenin en eski liman şehri ve ayrıca dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Biblos’a gideceğiz. Beyrut’un kuzeyinde kalan ve Fenikeliler tarafından kurulan, adını yaklaşık 7.000 yıl önce bölgede yapılan papirüs ticaretinden alan Biblos’da panoramik bir gezi yapacağız. Arkaolojik kazılar sırasında Latin, Arap ve Yunan alfabesinin çatısını oluşturan alfabeyle ilgili en eski eserin bulunduğu şehirde Haçlı seferleri döneminden kalan kaleyi, Fenikelilerden bu yana varlığını sürdüren limanı, eski çarşıyı, Vaftizci Yahya Kilisesi’ni, Sultan Abdülmecid Camii’ni, Dikilitaş Tapınağı’nı ve daha pek çok özel yeri göreceğiz. Sonrası serbest zaman. Rehberimizin belirlediği saatte buluşup dinlenmek ve konaklamak üzere Beyrut’a döneceğiz.
3 Gün: BeyrutKahvaltıdan sonra serbest zaman. Ancak dileyen misafirlerimiz ekstra düzenlenecek Bekaa Vadisi (Baalbek, Ksara ve Anjar) Turu’na (yemekli) katılabilecekler (85 Eur). Beyrut’un kuzeydoğusuna doğru ilerleyerek başlayacağımız gezimiz, Lübnan’ın en güzel ve en çok ziyaret edilen bölgelerinden biri olan Baalbek’le başlayacak. İlyas peygamberin de doğduğu ve Fenikelilerden itibaren her devirde dini merkez olarak kabul edilen bölgede Roma İmparatorluğu döneminden kalan emsalsiz tapınak kalıntılarını göreceğiz. Roma İmparatorluğu’nun Fenikelilerden kalan tapınakları temel alarak ve başkent Roma’dan sonra en büyük ikinci ibadet merkezi olarak inşa ettirdiği tapınakları gezerken yapıların fiziksel büyüklüğü ve mimari özellikleri karşısında hayranlığımızı gizleyemeyeceğiz. Bölgenin Tanrı Ba’al ile başlayan ve Jüpiter, Venüs, Baküs ile devam eden tarihi yolculuğu hakkında bilgi alacak, binlerce yıldır sapasağlam ayakta duran MS 2. yüzyılda inşa edilen Baküs Tapınağı’nın görkeminden oldukça etkileneceğiz. Yapı içindeki rölyefler, Roma mimarisinin mükemmel bir örneği olan kapı, yapıya Memlük döneminde eklenen kule, tapınağın arkasındaki Eyyübi döneminden kalma camii ile adeta zaman yolculuğu yapacağız. Ardından zaman karşısında Baküs Tapınağı kadar dirençli olamayan, İmparator Neron döneminde inşa edilen Jüpiter Tapınağı’na gideceğiz. Her biri yaklaşık 880 ton ağırlığında olan ve sekiz tanesinin Bizans İmparatoru’nun emriyle Ayasofya inşaatında kullanıldığı toplam 54 sütundan günümüze kalan altı tanesini görebileceğimiz bu tapınaktan sonra Venüs Tapınağı’na geçeceğiz. MS 3. yüzyılda inşa edilen, sütunlu bir yolla diğer tapınaklardan ayrı yere konumlandırılan ve küçük bir meydan içeren tapınağa sonradan eklenen, Azize Barbara adına yapılan Yunan-Ortodoks kilisesini görmeyi de ihmal etmeyeceğiz. Ayrıca tapınakların arkasında yer alan Seyyide Havle Türbesi'ne de gidecek ve Hazreti Muhammed’in torunu İmam Hüseyin’in kızının kabrini ziyaret edeceğiz. Kutsallığıyla herkesi derinden etkileyen Baalbek’ten ayrıldıktan sonra şarap üretimi ve kalitesi konusunda bol ödül kazanmış bir yerleşim merkezi olan Ksara’ya giderek Lübnan’ın en ünlü üzüm bağlarını içeren Bekaa Vadisi’ndeki yolculuğumuza devam edeceğiz. 1857 yılında Cizvit tarikatı mensuplarının kurarak dini amaçlarla şarap üretmeye başladıkları Ksara Şatosu’na gideceğiz. Cizvitlerin zaman içinde keşfettikleri ve mahzen olarak kullanmaya başladıkları, halen aynı amaçla kullanılan Roma döneminden kalma mağaraları da gezip alışveriş ve keyifli zaman geçirmek için kısa bir mola vereceğiz. Ardından buluşarak otobüsümüze binecek ve vadinin merkezi kabul edilen, geleneksel Lübnan hayatı hakkında iyi bir vizyon sunan Anjar’a gitmek üzere yola çıkacağız. UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alan ve Emevi Halifesi I. Velîd döneminde, MS 8. yüzyılda kurulmaya başlayan ve çok gelişmiş olmasına rağmen tamamlanamayan Anjar’da arkeologların 1940’lı yıllarda keşfettikleri antik şehri gezeceğiz. Beyrut ve Şam arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla stratejik bir yere kurulan, etrafı surlarla çevrilen ve 40 kuleyle koruma altına alınan dikdörtgen planlı Anjar antik kentinde, yazlık sarayı, haremi, caminin, hamamları ve Roma döneminden kalma bazı mimari öğelerin korunduğu özel alanları göreceğiz. Sonrasında otobüsümüzle Beyrut’a dönecek ve dinlenmek üzere otele gideceğiz. Akşam saatlerinde dileyen misafirlerimiz ekstra düzenlenecek Lübnan Lezzetleri ve Eğlencesi Gecesi’ne (yemek ve limitsiz içecek imkânıyla) katılabilecekler (85 Eur). Bugünkü Lübnan toprakları Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine geçtiğinde Osmanlı halkı için oldukça sevilen bir yer olan Cünye’ye gidecek ve hem geleneksel lezzetlerle hem de eğlenceyle dolu unutulmaz bir gece geçireceğiz.
4 Gün: Beyrut - İstanbulKahvaltıdan sonra otelden çıkış işlemlerimizi gerçekleştireceğiz ve buluşma saatine kadar serbest zaman. Ancak dileyen misafirlerimiz ekstra düzenlenecek Kadişa Vadisi Turu’na katılabilecekler (75 Eur). Çok sayıda tarihi manastır içerdiği için kutsal kabul edilen, UNESCO’nun Tehlike Altındaki Dünya Kültür Mirasları Listesi’nde yer alan Kadişa Vadisi’nde yapacağımız gezide ilk olarak Lübnan doğumlu dünyaca ünlü yazar ve düşünür Halil Cibran’ın doğduğu Beşeri Köyü’ne gideceğiz. Günümüzde Halil Cibran Müzesi olarak hizmet veren eski Mar Sarkis Manastırı’nı ziyaret edecek, Tanrı’nın Sedir Ormanı olarak anılan, dünyanın en güzel doğal sedir ormanı olan yemyeşil alanda huzur ve iç dinginliği sağlayarak Kozhaya’ya gidecek ve buradaki Maronit manastırını ziyaret edeceğiz. Ardından Beyrut’a dönerek havalimanına gitmek üzere yola çıkacağız. Bagaj ve pasaport işlemlerini tamamladıktan sonra Türk Hava Yolları’nın TK827 sayılı tarifeli seferiyle 22.05’te İstanbul’a hareket edeceğiz. 00.10’da şehre vardığımızda turumuz sona erecek. Eve hoş geldiniz!
